ANKARA’NIN BAŞKENT OLUŞU, Ankara’nın devlet merkezi olarak kalmasıyla ilgili olarak Malatya milletvekili İsmet Paşa’nın (İnönü) verdiği önergenin TBMM’de kabulü (13 Ekim 1923). 2 Ekim 1923’te İtilâf Devletleri’nin askerleri İstanbul’dan ayrıldıktan sonra, bu defa, yeni Türk devletinin hükûmet merkezinin neresi olacağı konusu ortaya çıktı. Memleketin içinde ve dışındaki bazı kimseler İstanbul’un başkent olarak kalmasını istiyorlardı. Halbuki TBMM’nin kuruluşundan beri yeni Türk devletinin fiilî merkezi Ankara’ydı. Mustafa Kemal Paşa, daha 1921’de Ankara’nın devlet merkezi olması gerektiğini düşünmüş, konuyla ilgili olarak, yabancı bir gazeteye verdiği demecinde, “Siyasi başkentimiz Anadolu’nun ortasında kalacaktır. Batının ve doğunun temsilcileri bizimle bu başkentte temas edecekler, bu başkentte her türlü diplomatik meseleler görüşülecek, bu başkentte memleketin iç ve dış politikası idare edilecektir. Bu başkentte, milletin sinesinden doğan hükûmet çalışacaktır.” demiştir. 23 Nisan 1920’den beri yeni Türk devletinin merkezi Ankara olmakla beraber, bu meselenin hukukî yönden de halledilmesi gerekiyordu. Ankara’nın yeni Türk devletinin başkenti olmasıyla ilgili kanun teklifi, 9 Ekim 1923’te TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Teklif, İsmet Paşa’nın kendi el yazısıyla yazıldı ve altında, başta Malatya Milletvekili İsmet Paşa olmak üzere on dört arkadaşının imzalarının yer aldığı kanunun gerekçesinde Ankara’nın devlet merkezi kalması şöyle belirtiliyordu: “Bir devletin merkezini tespit etmek için akla gelebilecek düşünceler, yeni Türkiye’nin idare merkezinin Anadolu’da seçilmesini gerektirir. Lozan Antlaşması ile Boğazlar için kabul edilmiş olan hükümler, vatan müdafaası için stratejik zaruretler, memleketin servet kaynaklarının işletilmesi ve geliştirilmesini daha kolay sağlamak lüzumu, bu düşüncelerin başında gelir.” Uzun tartışmalardan sonra 13 Ekim 1923’te Anayasa’ya konan “Türkiye Devleti’nin idare merkezi Ankara şehridir” ek maddesiyle, devlet merkezinin neresi olacağı yolundaki tartışmalara son verildi.