ABDÜLHAMİD II, (1842 İstanbul - 1918 İstanbul), Osmanlı Devleti’nin 34. padişahı (1876-1909). Sultan Abdülmecid’in Çerkez kökenli eşi Tirimüjgân Kadın’dan olan oğludur. Ünlü hocaların yanında yetişti; Batı ve Türk müziği dersleri aldı. Osmanlı Devleti’nde reformların sürdürüldüğü bir dönemde, meşruti monarşi sistemine geçmeyi kabul ederek kardeşi V. Murad’ın yerine tahta çıktı (31 Ağustos 1876). Kısa bir süre sonra, ilk Türk anayasası olarak bilinen Kanun-ı Esasî’yi yürürlüğe koydu (23 Aralık 1876). Böylece Birinci Meşrutiyet olarak bilinen anayasalı monarşi dönemini başlattı. Kanun-ı Esasî, yasama ve yürütme yetkilerini birbirinden ayırmadığından ve padişahın üstünlüğü ilkesine dayandığından Abdülhamid, anayasanın 113. maddesine dayanarak meşruti yönetimin mimarlarından Mithat Paşa’yı sürgüne gönderdi ve ardından seçimlere gidildi. 19 Mart 1877’de, seçilmiş üyelerden oluşan Meclis-i Mebusan’la padişahın atadığı üyelerden oluşan Meclis-i Âyan’ın ilk ortak oturumu yapıldı. İki meclisin (Meclis-i Umumi) ortak çalışmaları 28 Haziran’a kadar sürdü. Bu arada Balkanlarda reformlar yapılmasını isteyen Rusya, Tersane Konferansı’nın sonuçsuz kalmasını da bahane ederek Osmanlı Devleti’ne savaş açtı (24 Nisan 1877). 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı veya Doksanüç Harbi olarak bilinen savaş, Osmanlıların ağır yenilgisiyle sonuçlandı. Bu arada II. Abdülhamid, savaşı gerekçe göstererek Meclis-i Umumi’yi tatil etti. Abdülhamid’in barış istemesiyle imzalanan Ayastefanos Antlaşması ve onun yerine geçen Berlin Antlaşması’yla Osmanlılar Balkanlarda ve doğuda toprak kaybetti; Balkanlarda yeni tavizler vermek zorunda kaldı. Bu arada II. Abdülhamid bir sözleşmeyle Kıbrıs’ın yönetimini İngilizlere bıraktı. Bu olumsuz gelişmeler üzerine Ali Suavi, V. Murad’ı tahta geçirmek amacıyla Abdülhamid’i tahttan indirme girişiminde bulunduysa da başarılı olamadı (Çırağan Vakası). Ülke yönetiminde sert bir politika izlemeye başlayan Abdülhamid, Yıldız Sarayı’nda özel bir mahkeme kurdurarak Abdülaziz’in ölümünden sorumlu tuttuğu Mithat Paşa, Mahmud Celaleddin Paşa ve Nuri Paşa’yı yargılattı (1881). Mahkemenin verdiği ölüm cezaları büyük tepkiyle karşılanınca cezalar, Abdülhamid tarafından ömür boyu hapse çevrildi. Abdülhamid’in kararsız bir dış politika izlemesinin de etkisiyle Fransızlar Tunus’u, İngilizler Mısır’ı işgal etti. Kuzey Afrika’ya müdahale etmekten kaçınan Abdülhamid, Doğu Rumeli Vilayeti’nin 1885’te Bulgaristan’la birleşmesine de göz yummak zorunda kaldı. Bu gelişmeler Yunanistan’a cesaret verdi ve Yunanistan’ın Girit’i ilhak etme girişimi üzerine 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı patlak verdi. Bu savaşta bozguna uğrayan Yunanistan, Girit’ten askerlerini çekmeyi ve Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı ödemeyi kabul etti. Buna rağmen Batılı devletlerin baskısıyla Abdülhamid, Girit’e özerklik tanıdı. Abdülhamid’in yüz yüze geldiği en önemli sorunlardan biri, Osmanlı Devleti’nin düyunu umumiye olarak adlandırılan dış borçlarıydı. Abdülhamid, artık ödenemez hâle gelen dış borçlar karşılığı “rüsumu sitte” olarak adlandırılan pul, alkollü içki, ipek, balık avcılığı, tuz ve tütün vergilerini 10 yıl süreyle alacaklılara bıraktı. Ancak kısa bir süre sonra rüsumu sitte uygulaması kaldırıldı ve Osmanlı maliyesinin denetimini büyük ölçüde yabancılara bırakan Düyunu Umumiye İdaresi kuruldu. Abdülhamid, yüklü dış borçlara rağmen ülke ekonomisini kalkındırmaya yönelik girişimlerde bulundu. Anadolu-Bağdat demiryolu çalışmaları sürdürüldü ve Hicaz demiryolu projesi gündeme alındı. Bir yandan İslamcı akıma destek verirken, öte yandan bu akımın vazgeçilmez kurumları sayılan medreselerin yerine modern eğitim kurumları açtı. Kürt ve Arap aşiretlerin merkezî yönetime bağlılıklarını sürdürmelerini sağlamak için, aşiret reislerinin çocuklarına eğitim veren Aşiret Mektebi kurdurdu. Bu arada merkezî yönetime karşı başkaldıran aşiretleri bastırmak için, Doğu Anadolu’da Hamidiye Alayları olarak bilinen milis örgütleri oluşturuldu. Abdülhamid, özellikle kendisine karşı olanların yararlandığı basın-yayın üzerinde sıkı bir sansür ve denetim uyguladı. Muhalefeti sindirmek için Umuru Hafiye denen gizli istihbarat örgütünü kurdu. Bütün bunlara rağmen başını İttihat ve Terakki’nin çektiği muhalefet hareketi giderek güçlendi. Makedonya’da başlayan bir ayaklanma sonunda II. Abdülhamid, Kanun-ı Esasî’yi yeniden yürürlüğe koymak zorunda kaldı (23 Temmuz 1908). Böylece ilan edilmiş olan İkinci Meşrutiyet, 1918’e dek sürdü. Yeni seçimlerin ardından Meclis-i Mebusan, 17 Aralık 1908’de padişahın söyleviyle yeniden açıldı. Birkaç ay sonra 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) olarak bilinen gerici ayaklanma patlak verdi. Bu ayaklanmadan sorumlu tutulan Abdülhamid, 27 Nisan 1909’da tahttan indirildi. Üç yıl Selanik’te tutulduktan sonra Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine İstanbul’da Beylerbeyi Sarayı’na yerleştirildi. Son yıllarını burada geçirdi ve 10 Şubat 1918’de öldü.

Doğum Tarihi                      :     21 Eylül 1842

Doğum Yeri                         :     İstanbul

Babası                                 :     Sultan Abdülmecid

Annesi                                 :     Tirimüjgân Sultan

Tahta çıktığı tarih                  :     31 Ağustos 1876

Tahta çıktığında yaşı             :     33 yaş, 11 ay

Saltanatının sonu                  :     27 Nisan 1909

Tahttan ayrılma sebebi          :     Tahttan indirildi

Saltanat süresi                      :     32 yıl, 8 ay

Ölüm tarihi                          :     10 Şubat 1918

Ölüm sebebi                         :     Kalp yetmezliği

Öldüğü yer                          :     İstanbul, Beylerbeyi Sarayı

Gömülü olduğu yer               :     İstanbul, Divanyolu, II. Mahmud Türbesi

 

 

II. ABDÜLHAMİD DEVRİ ISLAHATLARI

 

I.Meşrutiyet’in İlânı (Kanun-i Esasi) (1876)

Osmanlı Devleti’ni yıkılmaktan kurtarmak; azınlıkları Osmanlı yönetimine ısındırmak; Avrupalı devletlerin iç işlerimize karışmalarını engellemek düşüncesiyle Mithat Paşa tarafından hazırlanan ve 119 maddeden oluşan Kanun-i Esasi, İstanbul Konferansı’nın toplanışı esnasında ilân edilmiştir.

Kanun-i Esasi’nin Önemli Sonuçları

·         Kanun-i Esasi’nin ilânı sonucunda, Osmanlı tarihinde halk, ilk defa yönetime katılmaya başlamıştır.

·         Anayasada padişaha geniş yetkiler verilmiştir. Verilen yetkilerle, padişah iradesinin, millet iradesinin üstünde olduğu kabul edilmiştir.

·         Kanun-i Esasi’nin ilânı ile Türk tarihinde ilk defa anayasal yönetime geçilmiştir.

·         II.Abdülhamid, 93 Harbi sırasında meşrutiyeti kaldırmış ve meclisi kapatmıştır.

II.Meşrutiyet’in İlânı (1908)

·         n  Jön Türklerin (Genç Osmanlılar) kurduğu İttihat ve Terakki’nin baskısı sonucu II.Meşrutiyet 1908’de tekrar ilân edildi.

·         n  Meşrutiyet idaresini istemeyenlerce 13 Nisan 1909 tarihinde başlayan isyanı (31 Mart Vakası) Hareket Ordusu bastırdı.

·         n  Bu isyanın bastırılmasından sonra II.Abdülhamid tahttan indirilerek yerine V.Mehmed Reşat tahta çıkarıldı.

·         n  Bu olaydan sonra yönetime egemen olmaya başlayan İttihat ve Terakki Partisi, 1913 Bab-ı Âli baskınıyla yönetimi tamamen ele geçirmiştir.

·         n  II.Abdülhamid devrinde, Avrupa devletlerine olan borçların ödenebilmesi için “Düyun-u Umumiye” kurulmuştur. Ayrıca pek çok Avrupaî tarzda okullar açılmış, Ziraat Bankası kurulmuştur.

·         Tanzimat ve Islahat Fermanı ile Meşrutiyetin ilânı, Osmanlı toplumunda birliği sağlamak amacına yönelik olup Osmanlıcılık fikrinin bir sonucudur.