ÂYAN, Osmanlılarda kent ve kasabalarda, merkezî hükûmete karşı halkın, halka karşı da merkezî hükûmetin temsilcisi durumunda bulunan ve seçkinler arasından hükûmetçe seçilen kişiler. 16. yüzyıl ortalarından başlayarak mirî toprak düzeninin bozulması ve köylülerden vergi toplanması işinin mukataa usulüyle mültezimlere açık artırmayla verilmesi, bu sınıfın önemi ve toplum üzerindeki etkinliğini artırdı. Hele mukataaların bu gibi kimselere malikâne usulüyle verilmeye başlanmasından sonra mirî topraklar bu gibi kimselerin ve ailelerinin elinde toplanmaya başladı. Bunlar devletle toplum arasında aracı bir sınıf oluşturdular. Bulundukları yerlerde yönetimi ellerine aldılar, vergi ve asker topladılar. Bunlardan Rumeli’de olanlar, dış ticaret ilişkilerine girişmeleri nedeniyle Anadolu’dakilere oranla ekonomik ve siyasî bakımlardan daha güçlendiler. Rumeli âyanının tipik bir temsilcisi olan Alemdar Mustafa Paşa, 1808’de sadrazamlığı ele geçirmeyi başardı. Kendisiyle beraber İstanbul’a gelen âyanlar padişahla Sened-i İttifak denilen bir antlaşma yaptılar. II.Mahmud döneminde siyasî nüfuzlarının bir ara kırılmasına karşın, bu sınıf, varlığını değişik biçimlerde imparatorluğun sonuna kadar sürdürdü.