AZINLIKLAR SORUNU, Kurtuluş Savaşı sonrası Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde kalan azınlıkların durumuyla ilgili olarak Lozan Antlaşması’yla belirlenen statü. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslararası konumunu belirleyen Lozan Antlaşması’nda, ülkede egemen konumda bulunmayan azınlıkların hak ve özgürlükleri saptanarak, Müslüman olmayanlar azınlık sayıldı. Antlaşmanın 40.maddesine göre: “Azınlıklar, dolaşma, göç etme özgürlüklerinden, Müslümanların yararlandıkları yurttaşlık haklarından yararlanırlar. Özel ve ticarî ilişkilerinde, haberleşmede, dinî törenlerde, mahkemelerde kendi dillerini kullanabilirler. Azınlıklar, hayır kurumları, dinî ve sosyal kurumlar, eğitim kurumları kurmak, yönetmek, denetlemek, buralarda kendi dillerini konuşmak, ibadetlerini yapmak konusunda Müslümanlarla eşit sayılırlar; onlara tanınan güvenceden yararlanırlar.” Antlaşmaya göre, Yunanistan’da kalan Türklere de aynı haklar tanındı. Türk Medenî Kanunu’nun kabulünden (1926) sonra, Türkiye’deki azınlıklar, Lozan Antlaşması’ndaki haklarından vazgeçtiler. Kendilerinin de, Türk Medenî Kanunu hükümlerine uymak konusundaki istekleri, hükûmet tarafından kabul edildi.