ANTROPOLOJİ, (insan bilimi de denir), insanın kökenini, evrimini, biyolojik özelliklerini, toplumsal ve kültürel yönlerini inceleyen bilim. İnsan soyu konusunda kaynak kabul edilebilecek bilgilere, Eskiçağ yazarlarında pek rastlanmaz. Gerçek anlamıyla insanbilimle ilgili ilk incelemeler 18. yüzyılda başlar. Bu dönemde önce insanın doğa içindeki yeri belirlenmeye çalışıldı, sonra insanın tarihi araştırılmaya başlandı. 1833’te Flourens, anatomi ve insanın doğal tarihi konularında Museum’da dersler verdi. Antropoloji, sözcüğünü ilk olarak 1855’te Quatrefages kullandı. Giderek gelişen antropoloji, çeşitli bölümlere ayrılarak, insanla ilgili bilimlerin en önemlilerinden biri oldu. Antropoloji, fiziksel antropoloji, sosyal ve kültürel antropoloji olmak üzere iki ana dala ayrılır. Fiziksel antropoloji (antropobiyoloji) insanların çeşitli özelliklerini (boy, deri rengi, burun biçimi, kafatası hacmi, gözlerin biçimi, ağız oranı, kan grupları vb.) fiziksel açıdan incelerken; sosyal ve kültürel antropoloji, toplumların dinî inançlarını, toplumsal kurumlarını, gelenek ve göreneklerini konu edinir. Ayrıca bu dallar da kendi içinde çeşitli alt birimlere ayrılır. Kültürel antropoloji, halkların dillerini ve efsanelerini, iktisadî antropoloji, temel tüketim maddelerinin üretim yöntemlerini ve dağılımını araştırıp inceler. Siyasî antropoloji, özellikle devlet kurumunun ortaya çıkmasından önceki iktidar biçimleri ve toplumsal denetim yollarıyla ilgilenir. Dinî antropoloji ise insanların dinî inançlarını ve ayin törenlerini konu edinir. Türkiye’de antropoloji öğretimine ilk kez İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde başlandı (1929); daha sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde, Atatürk’ün direktifiyle bir Antropoloji ve Etnoloji Kürsüsü kuruldu (1935) ve zamanla genişletilerek bölümlere ayrıldı.