ART NOUVEAU, (şehriye üslubu ya da dekadan üslup da denir), 19. yüzyıl sonuyla 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan ve tüm Avrupa’da süsleme üsluplarını etkileyen sanat akımı. Yılankavî çizgiler, ince işlenmiş motifler ve sarılgan bitki motifleri, bu süsleme üslubunun temel özelliğini oluşturur. Art Nouveau akımının, William Morris ve izleyicilerinin geliştirdikleri el sanatları akımının bir uzantısı olarak İngiltere’de başladığı söylenebilirse de, esas gelişimi Fransa’da ve Avrupa’nın diğer yerlerinde gerçekleşti. “Art Nouveau” adı ilk kez, 1895’te Paris’te açtığı galeriye “L’Art Nouveau” adını veren Samuel Bing tarafından kullanıldı. Bu ad giderek söz konusu üslubun evrensel adı olduysa da, kullanılan yılankavî biçimlerden ötürü “şehriye üslubu” ya da egzotizm yanlılığı yüzünden “dekadan üslup” gibi adlar da aldı. Art Nouveau, temel olarak, temaların ve motiflerin daha önceki dönemlerde yaratıcılıktan uzak kullanımına bir tepki olarak ortaya çıktı ve biçimle işlevin organik sentezini amaçladı; sanatı çağdaş yaşamla yeniden birleştirmenin ve çağdaş insanın gündelik gereksinimlerini karşılayacak güzel nesneler yaratmanın yollarını denedi. Bu amaç, belki de en yetkin biçimde mimarîde gerçekleşti. Diğer sanatlarda ise, biçimi gözden kaçırma ve tuhaf dekoratif ögeleri abartma eğilimi gösterdi. Art Nouveau’nun en önemli temsilcileri arasında Katalonyalı mimar Antonio Gaudi ve Belçikalı mimarlar Victor Horta, Henri van de Velde ve J. Hoffman sayılabilir. Yine de akım, gerçek ifadesini grafik sanatlarda buldu. Afişler, illüstrasyonlar, taş ve tahta baskılar, akımın kıvrımlı ve bakışımsız biçimlerine daha iyi uyarlanabildi. Grafik sanatlar dalında bu akımın temsilcilerinden en önemlileri Aubrey Beardsley, Edvard Munch ve Jan Toorup’tur. Uygulamalı sanatlarda ise, Gallé ve Tiffany’nin cam çalışmaları, Mackintosh ve Gaillard’ın mobilyaları, Lalique ve Charpentier’nin mücevherleri dikkati çekti. Art Nouveau, 1960’ların sonlarında ve 1970’lerin başlarında, “pop” kültürün bir parçası olarak yeniden canlandı.