ARAPLAR, Arabistan Yarımadası, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yaşayan ve Arapça konuşan çeşitli kavimlere verilen genel ad. Bu ad, ilk kez, Kuzey ve Orta Arabistan’da yaşayan bedevîler için kullanıldı. 7. yüzyıldaki Arap fetihlerinden sonra, yarımadaya komşu olan ülkelerin halkları da Arap dilini ve kültürünü benimsediler. Arabistan Yarımadası’nda yaklaşık 10.000.000; Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da ise 10.000.000’a yakın kişi Arapça konuşur. Kimi tarihçilere göre Arabistan Yarımadası, Samilerin anayurdudur. Samiler, MÖ 3000 yıllarında Arabistan Yarımadası’ndan Mezopotamya’ya, Suriye’ye ve daha uzak bölgelere yayıldılar. Arkeolojik çalışmalar, Arabistan Yarımadası’nda daha MÖ 1200 yıllarında gelişmiş bir uygarlığın yaşadığını ortaya çıkarmıştır. MÖ 2000’in son yüzyıllarında devenin evcilleştirilmesiyle birlikte göçebe hayvancılık ve bedevîlik yapmaya başlayan Araplar, Mısır ve daha doğudaki ülkeler arasında ticarette, giderek artan önemde bir rol oynadılar. Arap kültürünün dünya tarihi üzerindeki etkisi Muhammed’in peygamber olmasından sonra önem kazandı. Araplar 7. yüzyılda Kuzeybatı Afrika’dan İspanya ve Afganistan’a ve Hindistan’ın kimi yörelerine kadar uzanan bir bölgeye yayıldılar. Fethedilen yerlerde yaşayanların çoğu Müslümanlığı, Arapların dilini, geleneklerini ve göreneklerini benimsedi. 10. yüzyılın sonunda, bu bölgelerden kimileri üzerindeki Arap denetimi zayıfladıysa da, Arap kültürü -ve bazı yerlerde Arap dili- kökleşmiş bir biçimde yaşamaya devam etti. 11. yüzyıldan sonra Selçuklular ve daha sonra da Osmanlılar, Arap topraklarının çoğunu fethettiler. Üç yüzyıl süren Osmanlı egemenliğini 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa ülkelerinin egemenliği izledi. 19. yüzyılda Orta Doğu’da kendini göstermeye başlayan Avrupa etkisi, Araplar arasında yeni bir kimlik bilinci ve milliyetçilik yarattı. Arap devletlerinin çoğu 1940-1950’lerde bağımsızlığına kavuştu. 20. yüzyıldaki Arap milliyetçiliği, politik olayların hızlı gelişimi ve özellikle de İsrail Devleti’nin kurulmasıyla güç kazandı. Günümüzde Arabistan Yarımadası’ndaki ülkelerin yanı sıra, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Sudan, Lübnan, Suriye, Irak ve Ürdün de Arap dünyası içinde sayılmaktadır. Arap kültürü, Kuzey Afrika’daki ülkelerin ötesine; Çad, Nijerya ve Moritanya’nın bazı bölümlerine kadar yayılmıştır. Arapların büyük bir çoğunluğu Müslüman olmakta birlikte, Arap olarak nitelenen fakat Müslüman olmayan halklar da vardır. Kur’an’da açıklanan İslâmiyet’in şartları, Arapların günlük yaşamını ve toplumsal kurumlarının işleyişini büyük ölçüde yönlendirir. Göçebe Arapların yaşamı, yüzyıllardan beri fazla değişikliğe uğramamıştır. Bunlar, develeri, koyun ve keçi sürüleriyle birlikte, elverişli topraklar üzerinde dolaşırlar. Arapların %70’i, verimli vadiler ve vahalar üzerinde tarımla uğraşır. Kentli Arapların yaşamıysa gün geçtikçe modernleşmektedir.