AZERÎ EDEBİYATI, Azerbaycan Türkleri arasında gelişen ve 14. yüzyıldan başlayarak Kafkasya’dan Bağdat’a, Horasan’dan Anadolu’ya geniş bir alana yayılan edebiyat. Başlangıç döneminde (14. yüzyıl-16. yüzyıl arası) İslâm kültürünün ve özellikle İran sanat ve edebiyatının büyük ölçüde etkisinde kaldı. İran kültür ve sanatından etkilenmiş bu İslâm kültürü, Azerî edebiyatı üzerinde belirleyici rol oynadı. Başlangıç dönemi bu nedenle dinî bir nitelik yansıtır. Eldeki veriler bu edebiyatın en eski temsilcisinin Hasanoğlu olduğunu gösterir. Onu izleyen ünlü şair ve yazarlar; Kadı Burhaneddin, Erzurumlu Kadı Darir, Irak’tan Seyyid İmadüddin Nesimî’dir. Özellikle Nesimî, Azerî edebiyatında Hurufîlik akımının büyük temsilcisi olarak etkilidir. Bu yüzyılda Celayirliler sarayında Türkçe, yaygın olarak kullanıldı; Sultan Ahmet bin Veys ve Hoca Abdülkadir Merâgî, Azerîce şiirler yazdılar. 15. yüzyılda ise Karakoyunlu ve Akkoyunlu saraylarında Azerîce ön plana çıktı. Saray ve çevresinin sanata ve sanatçıya olan saygısı, yakın ilgi ve koruması, Azerî edebiyatının gelişmesinde etkili oldu. Karakoyunlu Hükümdarı Cihan Şah, Akkoyunlu Hükümdarı Sultan Yakup, Ömer Ruşenî, Hataî, Habibî, bu dönemin şairlerindendir. Safevîler döneminde de Türkçeye ve halk şairlerine önem verildi. Şah İsmail, Hataî mahlâsıyla hem klasik, hem de halk şiiri tarzında yarattığı ürünlerle Hurufîlik ve Şiilik inançlarını yaymaya çalıştı. Azerî edebiyatının klasik dönemi (16. yüzyıl-19. yüzyıl), kişiliğinin de belirmeye başladığı dönemdir. Azerî edebiyatının klasik nitelik kazanmasında Fuzûlî’nin (ö. 1556) büyük etkisi oldu. Fuzûlî, dili ve lirizmiyle yepyeni bir şiir akımı oluşturdu. 16. yüzyıldan sonra gerek kullanılan dilin ortak özelliklerinin gittikçe azalması, gerekse tarihî ve toplumsal etkenler sonucu, Osmanlı etkisi taşımakla birlikte ayrı bir Azerî edebiyatının gelişimi söz konusu oldu. Safevî egemenliğinin sürdüğü 17. yüzyılda Mesihî ve Türkçe gazeller de yazmış olan Fars şairi Saip, Azerî edebiyatını temsil ederler. Safevî egemenliği İran’da sona erip Kuzey Azerbaycan’daki hanlıklar da bağımsızlıklarını ilân edince siyasî karışıklıkların edebiyatı durgunluğa ittiği bu dönemin en ünlü şairi Molla Penah Vakıf’tır (ölümü 1795). 19. yüzyılın ortalarından başlayarak Azerî edebiyatının Batı etkisine girdiği görülür. Dönemin en büyük yazarı, roman ve tiyatro alanındaki yapıtlarıyla çağdaş Azerî edebiyatının kurucusu sayılan Mirza Feth Ali Ahundof’tur. Gazetecilik de bu dönemde başlamış, ilk Azerî gazetesi, on beş günlük Ekinci, 1875’te çıkarılmıştır. Yüzyılın başında Çarlık Rusyası’ndaki ayaklanmalar, Rus-Japon Savaşı ve 1917 Devrimi, Azerbaycan üzerindeki baskının hafiflemesine yol açmıştır. Bu dönemde Osmanlı Devleti’ndeki 1908 Meşrutiyet hareketi ve Meşrutiyet’ten sonraki Türkçülük düşüncesi Azerî aydınlarını etkilemiş, edebiyatta da Tanzimatçılar ile Edebiyatı Cedidecilerin etkisine girilmiştir. Hüseyinzade Ali’nin çıkardığı Füyuzat dergisinde (1906-1907) öğrenim ve edebiyat dilinin Türkiye Türkçesi olması savunulmuştur. Mehmet Hadi, Abbas Sıhhat, Abdullah Şaik ve Hüseyin Cavit, bu yolda ürün vermiş şairlerin başlıcalarıdır. Azerî Türkçesi ile yazma akımı ise dönemin ünlü mizah dergisi Molla Nasreddin (1906-1920) çevresinde sürdürülmüştür. Bu dergiyi çıkaran Celil Mehmet Kuluzade ve hicivleriyle ünlenen Sabir, bu akımın en güçlü temsilcileridir. Azerbaycan’ın 1920’de Sovyet yönetimine girmesinden sonra edebiyat da sosyalist çizgide gelişmiştir.