AVRUPA, Okyanusya’dan sonra dünyanın en küçük ikinci anakarası. Dünya nüfusunun yaklaşık %20’si Avrupa’da yaşar. Küçüklüğüne göre nüfusu kalabalık ve yoğundur. Kuzeyde Kuzey Buz Denizi ile sınırlanır. En kuzey noktası Norveç’te Kuzey Burnu’dur. Başlıca adaları Vaygaç, Novaya Zemlya, Kolguev, Svalbard’dır. Doğu sınırı kesin değildir. Bu nedenle Avrupa, bazen Asya’nın bir batı uzantısı gibi düşünülür ve iki kıtaya, “Avrasya” ortak adı verilir. Bununla beraber itibari doğu sınırı Ural Dağları, Ural Irmağı, Hazar’ın kuzey kıyıları ve Kafkaslar’ın kuzeyindeki Maniç Çukurluğu’ndan oluşur. Güneyde Türkiye, Karadeniz ve Akdeniz, Kırım, Balkan, İtalya, İber yarımadalarıyla sınırlanır. En güney noktası, İspanya’da Point Marroqui’dir. Güneyde başlıca adaları Ege Adaları, Girit, Yunan Denizi adaları, Sicilya, Sardinya, Korsika ve Balear adalarıdır. Batıda Atlas Okyanusu ve kenar denizleri, Biskay Körfezi, Manş Denizi, Kuzey Denizi, Norveç Denizi, kuzeybatıda Baltık ve kuzey uzantıları olan Finlandiya ve Botni körfezleri ile çevrilir. Baltık, Kattegat ve Skagerrak boğazları ile Kuzey Denizi’ne bağlanır. Kuzeybatıda Jutland ve İskandinav yarımadaları vardır. En batı noktası, kıtada Roca Burnu (Portekiz), Britanya Adaları’nda Dunmore Head’dir. Başlıca adaları Britanya Adaları, Shetland, Orkney, Hebrides, Far Oer, Lofot, Ahvenanmaa, Sarema, Khiuma, Gotland, Öland ve Rügen’dir. Britanya Adaları, Avrupa’dan Manş Denizi ve Padökale Boğazı ile ayrılır. Kıta, Afrika’dan Cebelitarık ve Asya’dan Çanakkale, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı ile ayrılır. Güneyde, Alp orojenezine dahil genç dağlar, orta ve batıda daha eski kitleler (Hersinyen ve Kaledonya) yer alır. Başlıca dağ kitleleri İspanya-Fransa arasında Pireneler, Alpler (İsviçre, Fransa, İspanya, Avusturya, Federal Almanya), Apeninler (İtalya), Dinarlar (Yugoslavya), Erz-Gebirge, Südet Dağları (Almanya-Çekoslovakya), Karpatlar (Çekoslovakya, Polonya ve Romanya), Transilvanya Alpleri (Romanya), Rodop ve Balkanlar (Bulgaristan), Istıranca (Bulgaristan, Türkiye Avrupası), Kantabriya, Sierra Nevada, Sierra Guadarrama dağları ve İspanya’da Meseta Platosu’dur. Doğu Avrupa’da, Kırım Dağları dışında, yüksekliği birkaç yüz metreden ibaret ova ve plato düzlükleri yer alır. Kaledonya kitleleri daha kuzeybatı Avrupa’da (Büyük Britanya, İrlanda, İskandinavya) bulunur. Başlıca ırmakları Volga, Dinyeper, Dinyester, Don, Kuzey Dvina (Rusya), Vistül (Polonya), Oder, Elbe (Almanya, Çekoslovakya), Ren (büyük kısmı Almanya’da akar), Thames (İngiltere), Seine, Loire, Rhone (Fransa), Ebro, Guadalquivir (İspanya), Douro, Tajo (İspanya, Portekiz), Po, Tiber (İtalya), Tuna (Almanya, Avusturya, Macaristan, Yugoslavya, Romanya, Bulgaristan), Meriç (Bulgaristan, Türkiye), Vardar’dır (Yunanistan, Yugoslavya). Coğrafî olarak Avrupa’nın dünya üzerinde merkezî bir konumda olması, büyük coğrafya buluşlarından bu yana Avrupalılara ekonomik ve siyasî açılardan büyük yararlar sağlamıştır. Dil, din ve politik bakımlardan birlik yoktur. Neolitik dönemden Orta Çağ’a dek art arda gelen insan topluluklarının yığıldığı bir alan gibidir. Avrupa’nın antropolojik çeşitliliği içinde beş büyük ırk grubunu ayırmak olasıdır: Kuzey Avrupa, Doğu Avrupa, Akdeniz, Alp ve Dinar ırkları. Kuzey ırkı uzun boylu, ince yapılı ve beyaz tenlidir; Baltık ve Kuzey Denizi’ni çevreleyen topraklar üzerinde yaşarlar. Doğu Avrupa ırkı daha açık renkli, daha küçük ölçülüdür; genellikle Polonya, Kuzey ve Orta Rusya’da yaşarlar. Daha koyu renkli olan Alp ırkı, kısa boylu ve tıknazdır; Orta ve Batı Avrupa’ya dağılmışlardır. Dinar ırkına Balkanlar ve Karpatlar’da rastlanır. Akdeniz ırkı esmerdir, saçları ve gözleri koyu renklidir ve çeşitli tipleri vardır; İber Yarımadası, Güney İtalya, Balkanlar’ın güneydoğusu ve Rusya’nın güneyinde karışma olmuştur. Bu kıtanın küçüklüğüne karşın 30’dan fazla devlet bulunur. Bu devletler ekonomik ve siyasî yapıları birbirine zıt iki bloka bölünmüştür. Yer üstü ve yer altı kaynaklarının zenginliği, nüfus yoğunluğu, bilim ve teknolojik alanda ulaşılan düzey ve bunun sonucu olarak keşif ve icatlarda gösterilen başarılar, uzun sömürgecilik döneminde biriken sermaye ve bu sermayenin ekonomik girişimlere olanak sağlaması gibi nedenlerle, Avrupa 18. ve 19. yüzyıllarda dünyada gerçekleştirilen sosyal ve ekonomik değişimlerde başrolü oynamıştır. Bugün üstünlüğünü bir dereceye kadar kaybetmişse de, yine de dünya gelirinin %40’ı Avrupa’nın elinde bulunmaktadır.