AIDS, [İngilizce “Acquired Immune Deficiency Syndrome”un (Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) kısaltması], bir virüsün neden olduğu ölümcül hastalık. AİDS’e neden olan virüs pek çok ayrı tipte bulunabilmektedir. Önceleri erkek homoseksüellerde görüldü ve bu kişilere özgü bir hastalık olduğu düşünüldü. Ancak daha sonra kan nakli yapılanlarda, hemofili hastalarında, uyuşturucu kullananlarda da rastlandı. AIDS, cinsel temas ve kan yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Hastalığa yakalananlarda büyük bir bedensel çöküntü olur ve vücut bağışıklık sistemini kaybeder. Bundan sonra vücudun bağışıklık sisteminin çökmesinden dolayı oluşan akciğer hastalıkları ve ender görülen kanserleşmeler nedeniyle hasta hayatını kaybeder. AIDS üç şekilde bulaşmaktadır. 1- Cinsel ilişki (gayrimeşru karşı cins veya aynı cins “homoseksüel” ile olan ilişki). 2- Kan ürünlerinin parenteral (damar veya kas içine) verilmesi ile (genellikle aynı enjektörü kullananlarda, damardan uyuşturucu yapanlarda). 3- Anne karnında iken veya sonradan, hasta anneden bebeğe bulaşması. Oldukça ağır seyreden AIDS hastalığının, kuluçka süresi uzundur. Hastaların %90’ı teşhis konduktan sonra, 2 yıl içinde ölmektedir. Ölüm sebebi çeşitli kanserler veya şiddetli enfeksiyon hastalıklarıdır. AIDS’in kuluçka dönemi uzun olduğu için, teşhisi zor olmakta, bulaşıcılığı da o nisbette artmaktadır. Hastalık yavaş yavaş gelişmekte ve vücudun bağışıklık sistemini baskılamaktadır. Bu nedenle mikroplara ve kanserlere karşı vücudun direnci zayıflamaktadır. AIDS’li hastalarda menenjit, zatürree, ishal, beyin iltihabı (ansefalit), mantar enfeksiyonları sık gözlenmektedir. Hastalık; ateş, gece terlemesi, halsizlik, ishal, öksürük, izah edilemeyen kilo kaybı gibi bulgularla kendini gösterir. Şüphe edilen hastalarda, özel testlerle (ELİSA testi, elektron mikroskobu ile tetkik) virüs tespit edilmeli ve hasta toplumdan izole edilmelidir. AIDS hastalığının en yaygın bulaşma biçimi cinsel ilişkidir. Bunun dışında, kan yoluyla da bulaşmaktadır. Hastalığın bulaşma yollarından hareket ederek, tehlikeye en açık olabilecek durumdakileri “Risk Grupları” olarak tanımlıyoruz. AIDS hastalığı için bu risk grupları şöyle sıralanabilir: 1) Erkek homoseksüeller ve biseksüeller 2) Uyuşturucu kullananlar (Toksikomanlar) 3) Hemofilikler 4) Kan nakli yapılanlar. Bu hastalık en çok 25-50 yaş arasındaki homoseksüel erkeklerde görülmektedir. Ancak, bu kişiler aracılığıyla dolaylı yoldan homoseksüel olmayanlara da bulaşabilmektedir. AIDS, ev kadınlarında dahi görüldüğü gibi, AIDS virüsü taşıyan annelerin bebeklerinde de rastlanmaktadır. Bu durumda her yaştan ve her konumdan insan belirli ölçüde AIDS tehlikesine açık demektir. Bu virüs çok daha önceden de var olduğu halde, neden son 5-10 yıl içinde AIDS hastalığına yol açtı sorusu hemen akla geliyor. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Virüs son yıllarda birtakım etkenler nedeniyle belirli bir değişim (mütasyon) geçirmiş ve hastalık yapıcı nitelik almış olabilir. Virüsle ilgili incelemeler, ikinci bir soruya yol açıyor: Virüsü taşıyan kişilerin yüzde 10 kadarı hafif bir hastalık olarak bu olayı geçirmekte, büyük çoğunluğu nezle, soğuk algınlığı gibi sıradan belirtiler göstermekte, sadece yüzde 1’i ağır AIDS olayı olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun nedenleri ve bu yüzde 1’e giren hastaların özelliği nedir? Bu soruya şu açıklamayı getirebiliriz: Virüsle temas etmiş kişilerde AIDS hastalığının oluşması için yardımcı birtakım faktörlere gerek vardır. Örneğin, birden fazla kişiyle cinsel ilişkide bulunmak, zührevi hastalığa yakalanmak, sağlıksız yaşam koşulları yüzünden Hepatit-B, Epstein-Barr, Cytomegalovirüs gibi virüslerle hastalanmak ve bu hastalıklar sonucunda vücudun direncini kaybetmesi AIDS hastalığını oluşturan başlıca faktörler oluyor. Sözünü ettiğimiz bu virüsler, bir yandan kendileri çeşitli enfeksiyonlara yol açarken, bir yandan da AIDS’de görülen bazı kanser türlerini oluştururlar. Cytomegalovirüs kökenli AIDS, Kaposi sarkomuyla sonuçlanmakta, Epstein-Barr virüsü lenfomaları oluşturmakta, Herpes simplex I virüsü dil kanseri, Herpes simplex II virüsü rektum ve anüs kanserine yol açmaktadır. AIDS’in bir başka sonucu da, fırsatçı enfeksiyonlar denilen ve AIDS virüsü olmayan kişilerde hastalık yapmadığı halde, bu virüsü taşıyanlarda çeşitli enfeksiyonlara yol açan durumlardır.