ANDRİC, İVO, (1892 Dolac/Travnik/Bosna - 1975 Belgrad), Yugoslav yazar. Liseyi Saraybosna’da okuduktan sonra Zagreb, Viyana, Krakau ve Graz’da felsefe ve edebiyat öğrenimi gördü. “Genç Bosna” adlı ulusal-devrimci gençlik örgütüne üye oluşu yüzünden Avusturya makamlarınca tutuklandı ve I.Dünya Savaşı sırasında sürgüne gönderildi. 1923’te doktorasını verdi. 1924’ten başlayarak Roma, Bükreş, Paris, Madrid ve Cenevre’de diplomat olarak görev yaptı. Almanya 1940’ta Yugoslavya’ya savaş açtığında Berlin’de büyükelçiydi. Yugoslavya’nın işgali sırasında Belgrad’da yalnız bir yaşam sürdürdü ve romanlarını kaleme aldı. Savaştan sonra uzun bir süre Yugoslav Yazarlar Birliği’nin başkanlığını yaptı. 1961’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Yazmaya “Ex ponto” (Denizden) adlı günceyle başladı (1918). Yazarı dünya çapında üne kavuşturan, ülkesinin tarihini sergilediği üç büyük roman oldu. “Travnik ckta Kronika” (Gün Batarken, 1945) adlı romanında, 1807-1814 yılları arasında, Fransız, Avusturya ve Osmanlı diplomasisinin etki alanı içindeki küçük bir Bosna kentinin yaşamını anlatır. Roman, dönemin Fransız ve Avusturyalı diplomatlarının yazışma, belge ve anılarından oluşan kaynakları özenle değerlendirdiği için, edebî değerinin yanı sıra tarihî bir belge niteliği de taşır. “Na Drini Çupriya” (Drina Köprüsü, 1945) adlı romanı, Andric’i doruğa ulaştırır. Roman, Drina Köprüsü’nün bulunduğu Visegrad kentinin ve insanlarının tarihini sergiler. Çağdaş Yugoslav edebiyatının önde gelen temsilcilerinden biri olan Andric, tarihî olayları, bireylerin yazgılarıyla psikolojik analizleri, kültür tarihi ve sosyal tarihle ilgili düşünce ve yorumları ustalıkla birleştirerek, yapıtlarına geniş felsefî ufukları olan gerçekçi bir nitelik kazandırır.

İVO ANDRİC’İN ESERİ

 

DRİNA KÖPRÜSÜ

(Na Drini Çupriya), Yugoslav yazar İvo Andriç’in romanı (1945). Roman, Drina Köprüsü’nün yapılışından (1571), I.Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde yıkılışına (1914) değin uzanan dört yüz yıllık bir zaman dilimi içersinde, köprünün bulunduğu Visegrad kentinin ve insanlarının tarihini sergiler. Köprü, Doğu ile Batı, geçmişle şimdiki zaman arasında bağlantı kuran epik bir simge niteliğindedir. Yapıt, Bosna tarihinin ve aynı zamanda, yazarın felsefî genelleştirmesinde tarihî oluşum ve yok oluşun canlı akışını yansıtır ve insanî değerleri yücelten içeriğiyle ilgi çeker.