AHMED RASİM, (1865 İstanbul - 21 Eylül 1932 İstanbul), yazar ve gazeteci. Fatih’te Sarıgüzel semtinde doğdu; ilköğrenimini, aynı ilçenin çeşitli okullarında tamamladı. Bu arada Arapça ve yazı dersleri aldı. 1876’da girdiği Darüşşafaka’yı 1885’te birincilikle bitirdi. Okul sıralarında dönemin edebî ve düşünsel etkinliklerini izledi; başta Şinasi ve Nâmık Kemâl olmak üzere Ziya Paşa ile Ahmed Mithat Efendi’nin yapıtlarını okudu. Kendi özel çabasıyla Fransızca öğrendi; ilk şiir denemeleriyle yazılarını bu sırada yazdı. Okulu bitirdikten sonra Posta ve Telgraf Nezaretine memur olarak girdi; kısa bir süre öğretmenlik yaptı. 1895’te Tercüman-ı Hakikat ve Ceride-i Havadis’te yazıları ve tercümeleri yayımlandı. 1908’de Hüseyin Rahmi Gürpınar’la birlikte Boşboğaz ile Güllabi adlı mizah dergisini çıkardı. Balkan ve I.Dünya savaşlarında, savaş muhabiri olarak Sofya ve Romanya cephelerinde görev yaptı. Maarif, Resimli Gazete, Mekteb, Resimli Ay, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Millî Mecmua, Sabah, Tasvir-i Efkâr, Yenigün, İleri, Akşam, Vakit, İkdam, Cumhuriyet gibi birçok gazete ve dergide fıkra, anı ve sohbet yazıları yayımlandı. 1927’de İstanbul milletvekili olarak TBMM’ye seçildi ve ölümüne dek bu görevi sürdürdü. Kabri, Heybeliada’da Abbas Paşa Mezarlığı’ndadır. Güzel, akıcı ve yalın Türkçesiyle, durup dinlenmeden sürekli yazan ve geçimini kalemiyle sağlayan Ahmed Rasim; dönemin siyasî ve edebî tartışmalarının uzağında durmuş, hiçbir akıma katılmayıp okuyucusuna sürekli bir şey öğretmeyi amaçlamıştır. Bir diğer özelliği de iyi bir gözlemci ve araştırmacı olmasıdır. İçinde yaşadığı şehrin çeşitli semtlerini, insanlarını, kısaca yaşadığı dönemin İstanbul’unu bir fotoğrafçı gibi bütün ayrıntılarıyla yakalamaya çalışmıştır. Fıkra ve sohbetleri daima bir anı-gözlem eşliğinde İstanbul’un çeşitli tiplerini canlandırır. Yazılarında çok canlı bir halk Türkçesi dikkati çeker. Görenek ve gelenekler birer tablo misali gözlerimizin önünden geçip gider. Kısa cümleli, hareketli, yer yer mizah ve nüktelerle süslenen rahat bir söyleyişi vardır. Eserlerinin sayısı toplam olarak 40 kadardır. Yazı hayatı dışında, daha öğrencilik yıllarında Zekâi Dede’den musiki dersleri de alan Ahmed Rasim, daha sonraki yıllar çeşitli musiki meclislerinde bulunmuş, bu arada çoğunun güftesi kendisine ait 60’tan fazla şarkı bestelemiş, ancak bunların bir kısmı, notaya alınamamış, yalnızca bu bestelerden 40 kadarı günümüze ulaşabilmiştir. Şiirleri, şarkı formundadır. Ayrıca dönemin musiki hayatına ilişkin yazıları ise, bir belge niteliği taşır. Torunu Osman Nihat Akın da, kendisi gibi Türk musikisi bestekârıdır. Başlıca Eserleri: Şiir : O Çehre (1893). Öykü ve Roman : İlk Sevgi (1890), Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi (1891), Meşak-ı Hayat (1892), Afîfe (1894), Sevda-yı Sermedî (1897), Gam-ı Hicran (1898), Ülfet (1900, Hamamcı Ülfet adıyla 1922), Kitâbe-i Gam (Sevgiliye yazılmış mektuplar, 3 cilt, 1897-99). Anı, fıkra, makale, gezi : Gecelerim (1899), Makalât ve Musahabât (1907), Şehir Mektupları (İstanbul’un çeşitli yerleri ve toplum hayatı, 4 cilt, 1910-11), Tarih ve Muharrir (1910), İki Hatırât Üç Şahsiyet (1916), Romanya Mektupları (1916), Cidd ü Mizah (1918), Eşkâl-i Zaman (1918), Fuhş-i Atik (1922), Muharrir-Şair-Edip (1924), Gülüp Ağladıklarım (1926), Muharrir Bu Ya (1926), Falaka (1927), Ramazan Sohbetleri (Derleyen: Muzaffer Gökman, 1967). Tarih : Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi (4 cilt, 1910-12), İstibdattan Hakimiyet-i Milliyeye (2 cilt, 1924). Ayrıca tefrika edilmiş ve yayımlanmış birçok çevirileri de vardır.

AHMED RASİM’İN ESERİ

 

FALAKA

Ahmet Rasim’in anıları (1927). Yazarın eski mahalle mektebindeki günlerini anlattığı yapıt, çocukluk korkularının, özlemlerinin ve coşkularının, anne sevgisinin çevresinde gelişen küçük öykülerden oluşur. Akıcı bir anlatımla sergilenen olaylarla birlikte geçmişteki okulların, toplumsal yaşayışın özellikleri de yansıtılmıştır.