ALİ HZ. (ALİ BİN EBU TALİB), (598 Mekke - 661 Kûfe), dördüncü İslâm halifesi (656-661). Hz.Muhammed’in amcası Ebu Talib’in oğludur. İlk Müslüman olan Hz.Muhammed’in eşi Hz.Hatice ile ya da ondan sonra ilk Müslüman olan Hz.Ebubekir ile birlikte Müslüman olduğu sanılmaktadır. Küçük yaşta Hz.Muhammed’in evine yerleşti, sonra da kızı Hz.Fatıma ile evlendi. Hz.Muhammed’in soyunu sürdüren Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin, bu evlilikten doğdular. Hz.Muhammed’in bütün savaşlarına katılan Hz.Ali, Hayber Savaşı’nda (628) sancaktarlık yaptı. Tebük Seferi’nde Hz.Muhammed’in vekili olarak Medine’de kaldı. Vahiy kâtiplerinden olan Hz.Ali, Kâbe’deki putların kaldırılmasında önemli rol oynadı. Yemen Seferi’nde (632) İslâm ordusuna komuta etti. Aynı yıl Hz.Muhammed vefat edince halifelik sorunu ortaya çıktı. Bazı sahabeler, “Veda Haccı”ndan dönerken Hz.Muhammed’in, hiçbir kuşkuya yol açmayacak biçimde Hz.Ali’yi halife tayin ettiğini ileri sürdüler. Ama, Hz.Muhammed’in, halefini bildirmeden öldüğünü savunan sahabeler, bunu kabul etmeyerek Hz.Ebubekir’i halife seçtiler. Hz.Ali başlangıçta Hz.Ebubekir’e biat etmedi; ama Müslümanlar arasına fitne sokulmaması için hak iddiasında da bulunmadı. Engin hadis ve Kur’an bilgisiyle bazı fıkıh sorunlarında halifelere yardımcı oldu. Halife Osman’la isyancılar arasında tarafsız kaldı (654); isyancıların önderi olmayı kabul etmedi. Halife Osman’ın öldürülmesinden sonra isteksiz olmakla birlikte 24 Haziran 656’da halifeliği kabul etti. Ama, Hz.Muhammed’in eşi, Halife Hz.Ebubekir’in kızı Hz.Ayşe, Talha ve Zübeyr, Hz.Ali’ye biat etmediler ve ondan Halife Osman’ın katillerinin yargılanmasını istediler. Hz.Ali, bu isteği geri çevirince Suriye valisi Muaviye, Halife Osman’ın öcünü almayı üstlenerek katillerin kendisine teslim edilmesini isteyip Hz.Ali’nin halifeliğinin yasal olmadığını öne sürdü. Bu siyasî gerginlik sonunda Sıffin Savaşı’na yol açtı (657). Savaşta yenilmek üzere olan Muaviye, Amr bin As’ın önerisiyle askerlerinin mızraklarının ucuna Kur’an sayfaları taktırdı. Hz.Ali’nin ordusu bu durum üzerine çarpışmaları yavaşlatıp durdurunca, hakeme başvurmak üzere savaşa son verildi. Hz. Ali, Ebu Musa el-Eşari’yi; Muaviye de Amr bin As’ı hakem seçti. Amr bin As hileye başvurarak Ebu Musa’nın Hz.Ali’yi halifelik görevinden aldığını açıklamasını sağladı; ardından kendisi de Muaviye’yi halife ilân etti. Hakeme başvurma konusunda Halife Ali’yi eleştirenler, bu sonucu kabul etmeyerek ordudan ayrıldılar. Haricîler denilen bu grupla da savaşmak zorunda kalan Halife Ali, Nehrevan’da onları yendi (658). Ancak, Mısır ve Hicaz’da denetimi giderek yitirdi. Kûfe’de Abdurrahman bin Mülcem adlı bir haricî tarafından zehirli bir kılıçla yaralanan Hz.Ali, iki gün sonra da vefat etti. Defnedildiği yere Necef kenti (bugünkü Irak’ta) kuruldu (Necef, Şiilerin hac yerlerindendir). Kur’an, hadis ve fıkıh konularında derin bilgisi olan Hz.Ali’nin, İslâm dinindeki ayrılıklarda önemli yeri vardır. Şiiler ve Alevîler, Hz.Muhammed’den sonra en önemli din büyüğü olarak Hz.Ali’yi görürler. Halk arasında Hz.Ali’ye bir destan kahramanı gözüyle bakılır, birçok kerametleri ve menkıbeleri anlatılır. Hz.Ali, Hz.Fatıma ölünceye kadar başka evlilik yapmamış, Hz.Fatıma’dan Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin ile iki kızı olmuştur. Eşlerinden ve cariyelerinden olan çocuklarının sayısı otuz kadardır. Etkileyici bir hatip de olan Hz.Ali’nin siyasî konuşmaları, vaazları ve mektupları, özdeyişleriyle birlikte Nehcü’l-Belaga adlı kitapta yayımlanmıştır. Şiirleri ise Dîvan-ı Ali’de toplanmıştır.