AKCİĞERLER, vücudumuzda dış solunum işlevi gören, kanın temizlenerek yeniden oksijen aldığı organ. Göğüs boşluğunda kemik bir kafes içinde çift olarak bulunur. Sağ akciğer, lop denilen üç parçadan, sol akciğer ise iki parçadan meydana gelir. Akciğerler esnek yapıda bir bağ dokusu içinde gittikçe dallanıp incelen soluk borularından, bunların sonuçlandığı alveol dediğimiz hava keseciklerinden ve kan damarlarından oluşur. Akciğerlerin üstü plevra denen ince bir zarla kaplıdır. Solunum, göğüs kafesini meydana getiren kaburgalar arasındaki kasların ve diyaframın hareketi ile sağlanır. Plevra ile örtülmüş olan göğüs boşluğunda, akciğerler bir balon gibi şişip iner. Derin bir solukla akciğerlere fazladan 2000-2500 cm3 hava alınabilir. Zorlu bir nefes vermeden sonra bile akciğerlerimizde 1500 cm3 hava kalır. Normal bir solunumda ise ortalama 500 cm3 hava alınıp verilmektedir. Solunum, doğumla başlayan ve refleksle yöneltilerek kendi kendine (otonom olarak) devam eden hayati fonksiyonlardan biridir. Normalde solunum sayısı dakikada 16-20’dir. Solunumun hızlanması (takipne) veya yavaşlaması (bradipne) organizmanın alkali dengesi ile ilgili reflekslerle (feed-back mekanizması) düzenlenir. Solunumu güçleştiren hastalıklarda (kalp hastalığı, astım, anemi vb.) meydana gelen zor ve sıkıntılı soluk alıp vermeye nefes darlığı (dispne), ancak ayakta veya oturur durumda nefes alabilmeye (ortopne), solunumun durmasına ise (apne) adı verilir. Ağız ve burun yoluyla alınan hava soluk borusuna, yani trakeye girer, bronşlar yoluyla dallara ayrılarak alveol keseciklerine gelir. Akciğerlerde 100 m2’ye varan bütün alveol yüzeyi ile akciğerlerin kapiller ağı arasında başlayan gaz değişimi sonucunda oksijen, diffüzyonla kapiller damarlara, karbon dioksit ise alveol boşluğuna geçer.