ANTEP CEPHESİ, Kurtuluş Savaşı sırasında Güney Anadolu’da Fransızlara karşı mücadele veren en önemli yerel cephelerden biri (5 Kasım 1919-25 Aralık 1921). Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan (30 Ekim 1918) sonra 17 Aralık 1918’de Antep, İngilizler tarafından işgal edildi. Başlangıçta yöre halkına karşı ılımlı bir politika izleyen İngilizler, 23 Ocak 1919’da Hükûmet Konağı’nı işgal ettiler, yörenin ileri gelenlerini tutuklayarak Halep ve Mısır’a sürdüler. Olaylar, halk tarafından çeşitli protesto eylemleriyle kınandı; kentte Cemiyet-i İslâmiye adında bir direniş örgütü kuruldu. 5 Kasım 1919’da İngilizler, Fransızlarla yaptıkları anlaşma uyarınca Antep’i Fransızlara devrettiler. Antep halkı, Fransız işgalini büyük tepkiyle karşıladı ve Antep Savunması olarak adlandırılan yerel direnişi başlattı. Fransızların, yöreden daha önce göç etmiş olan Ermenilerle birlikte halka çeşitli eziyetlerde bulunması, Türk polis ve jandarmasının Fransız komutası emrine verilmesi ve bunların Ermenilerden polis teşkilâtı kurmaya çalışmaları, Antep halkını mücadele için cesaretlendirdi. Her Cuma günü Akyol Camii’ne çekilen Türk bayrağının engellenmesi, Fransızların kadınlara saldırmaları ve on iki yaşındaki bir çocuğun, annesini kurtarmak isterken öldürülmesi gibi olaylar, Antep halkını galeyana getirdi. Bu tepki, Sivas Kongresi sonrası Kilisli Yusuf Rıza Bey (Arslan Bey) ve Yüzbaşı Kamil Bey’in (Polat) önderliğinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Şubesi’nin kurulmasıyla örgütlü bir hâl aldı. Cemiyet-i İslâmiye ile birlikte Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, bölgeyi 27 parçaya ayırarak örgütlenmeyi köylere kadar taşıdı. İlk saldırı, Ocak 1920’de, işgal kuvvetlerinin yiyecek taşıyan kamyonlarına yapıldı. Kuvâ-yi Milliye Kilis Komutanı Teğmen Sait (Şahin Bey), Kilis-Antep yolunda üç savunma noktası oluşturarak Fransızların Antep’le olan bağlantısını kesti. Kente gelen yiyecek ve cephane konvoyuna baskınlar düzenlendi. Bu baskınlar sırasında Karabıyıklı köyünden Karayılan adlı bir köylü, Fransızlara büyük kayıplar verdirdi. Antep Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Fransızlara, yöreden Ermenilerin çıkarılması, yerel Türk yönetimine karışılmaması, bölgeye yeni asker sevkıyatı yapılmaması ve iki Türk taburunun Antep’e yerleştirilmesi gibi istekleri içeren bir nota verdi. Bu isteklere cevap vermeyen Fransızların destek kuvvetleri, 26 Mart 1920’de Şahin Bey’in savunmasını yararak Antep’e ulaştı. Bu çatışmalarda Şahin Bey şehit düştü. Bir tutuklunun yargılanması için jandarmanın ateş açması, kent içindeki çatışmaları başlatan kıvılcım oldu. Binlerce Anteplinin katıldığı kent savaşında Fransızlar esir alınmaya başlandı. Bu çatışmalar sırasında kuzeyde Kuvâ-yi Milliye ve güneyde Fransızlar olmak üzere kent ikiye bölündü. 26 Nisan 1920’de Fransızlar Mağarabaşı mevkiinde tank ve toplarla saldırıya geçtiler. Bu çatışmada Fransızların ağır kayıplar vermesi üzerine 30 Mayıs 1920’de yirmi günlük ateşkes yapıldı. Fransızların kalıcı bir barışa yanaşmamaları Ankara Hükûmeti’ni tedirgin ettiğinden Kılıç Ali Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın talimatıyla 31 Mart 1920’de Antep’e gelerek Kuvâ-yi Milliye’nin başına geçti. 29 Temmuz 1920’de çatışmalar tekrar başladı. Kuvâ-yi Milliye, dışardan yardım alamadığı için gittikçe zayıflıyordu. Kenti almayı kafasına koyan Fransızlar 20 Kasım 1920’de kenti bir kez daha kuşattılar. Ağır top ateşi karşısında zor duruma düşen Kuvâ-yi Milliye güçleri 9 Şubat 1921’de kenti Fransızlara terk etmek zorunda kaldı. 10 Şubat 1921’de kente giren Fransız birlikleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ileri gelenlerini tutukladı. 20 Ekim 1921’de Fransa ve Türkiye arasında imzalanan Ankara Antlaşması uyarınca 25 Aralık 1921’de Fransızlar Antep’i boşalttılar. Savunma sırasında 6 bin civarında kayıp veren Antep’e, TBMM’de çıkarılan 6 Şubat 1921 tarihli yasayla “Gazi” unvanı verilerek kentin adı, 1928’de “Gaziantep” oldu.