ALKOL VE ALKOLİZM, tarih boyunca insanların, ruh hâllerini veya davranışlarını değiştirmek amacıyla kullandığı, karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan organik bileşik. Uyuşturucu alışkanlığı söz konusu olduğunda insan aklına kokain, eroin ve marihuana gelirse de alkol, gerçek anlamda ve sürekli kullanım açısından, bunların tümünü geçmektedir. Alkol, kimyadaki adı ile etil alkol, renksiz, yanıcı, berrak bir sıvıdır. Pis bir kokusu ve tadı vardır. Şekerkamışından, tahıl ya da nişastalı maddelerin mayalandırılması ile imbikten çekilerek elde edilir veya yapay olarak hazırlanabilir. Rakı, viski, cin, rom, bira ve kanyak en çok kullanılan alkollü içkilerdir. Alkol deriye sürüldüğünde serinletici ve ferahlatıcı bir etki yapar. Diğer alkol tipleri %70’lik ya da daha yüksek konsantrasyonda antiseptik olarak kullanılırlar. Ufak dozlardaki alkol, içki olarak alındığında, insanı sakinleştirir, öfori dediğimiz iyilik duygusu ve neşe yaratır. Alkol derideki kan damarlarını açar ve artan bir hızla akan ılık kanı deri yüzeyine yakınlaştırır. Böylece bu olay sonunda vücuttaki kan serinler ve vücut ısısı düşer. Alkol daha fazla miktarda alındığında merkezî sinir sistemini yorar ve davranışları kontrol eden beyin korteksi üzerinde uyuşturucu bir etki (inhibisyon) yaratır. Eğer bir kişi, içki içtikten sonra açılıyor, normalden daha serbest konuşuyor ve hareket ediyorsa, bu, genellikle bağlı olduğu kısıtlayıcı etkilerin kalkmış olmasındandır. Alkol vücutta yakılır fakat çok az bir besin değeri vardır. Vücudun alkol depolamak için bir mekanizması yoktur. Fazla miktarda alkol mideyi tahriş eder ve kronik gastrite yol açabilir. Sürekli olarak fazla içki içmek karaciğeri, böbrekleri ve vücuttaki diğer organları da olumsuz etkileyebilir. Fazla ve uzun süre alkol alanlarda alkole karşı bir direnç meydana geldiğinden, aynı sarhoşluk duygusunu elde etmek için daha fazla içmek gereksinimi duyulur. Böylece alışkanlık veya tolerans denilen durum meydana gelir. Alkol, merkezî sinir sistemi üzerinde çöküntüye neden olduğundan bütün bir sistem dengesini kaybeder. Kasların ve sinirlerin koordinasyonu bozulur, dil peltekleşir, yürüyüş ve denge duygusu uyumsuzlaşır, muhakeme yeteneği zayıflar ve bu değişiklikler açıkça belirginleşir. Fazla miktarda alkol kullanımı uyuşukluğa, içki alışkanlığından doğan ihtilâçlı hezeyanlara (Delirium tremens) ya da alkol komasına yol açar. Kişiye göre değişirse de, kandaki alkol düzeyi 100 ml.de 350 mg.a çıktığında alkol koması meydana gelir.

Alkolizm

Alkol zehirlenmesi ya da uzun süre ve fazla ölçüde alkol kullanımının kötü sonuçları olarak alkolik olan kimse, alkole karşı zorlayıcı bir gereksinim duyar ve içki bulamadığında mavi ispirto bile içmekten geri kalmaz. Genellikle bu durumdan kurtulması olanaksızdır. Alkolizmin nedenleri, bireyin çeşitli gereksinimlerinde ve güvensizliklerinde gizlidir. “Alkolik tip” diye bir insan tipi yoktur. Alkolik, düzenli şekilde her gün içebilir ya da bir içki nöbetinden sonra kısa dönemlerde alkol kullanmayabilir. Alkolizmin etkileri, hem ruhsal hem de fiziksel bakımdan önemlidir. Sürekli içki kullanan bir kimse giderek yemek yeme isteğini kaybeder ve kötü beslenme sonucu bazı tehlikelerle karşı karşıya kalabilir. Karaciğer büyür, kalp yorulur ve diğer organlar değişik biçimlerde etkilenirler. Merkezî sinir sistemi yıpranır ve zamanla kişilik bölünmesi ortaya çıkar. Eğer alkolizm devam ederse, hayal görmeler, yani halüsinasyonlar başlar. Kişi genellikle, zaman ve çevre duygularını kaybeder, korkunç hayaller içinde çırpınır. Bu hezeyanlar sırasında, birçok alkolik, gördükleri hayallerden kurtulmak için kendilerini tehlikeli şekilde yaralarlar. Bu durum üç ilâ yedi gün süresince devam eder ve tedaviyi gerektirir. Daha sonra, alkolik genellikle eski hâline döner. Eğer hastaneye kaldırılmaz ve tedavi edilmezse, kriz ölümle sonuçlanabilir. İyileştirilmeyi isteyen alkolik, hastane tedavisi görmelidir. Fiziksel etkenler, alkolizmin önemli bir kısmını oluşturur ve bu durumlarda psikolojik olduğu kadar tıbbî tedavi de uygulanır. İçsalgıbezlerinin, hormonların, metabolizmanın ve beslenme rejimlerinin alkolizm üzerindeki etkileri de araştırılmaktadır. İyileşmenin ilk aşamalarından sonra, alkolik, psikiyatrik tedaviye cevap verebilir. Alkolizm kurbanlarının bir arada oturup konuştukları grup tedavisiyle yararlı sonuçlara ulaşılmıştır. Ülkemizde alkolizm ile savaşan kurumların sayısı gittikçe artmaktadır.