AMERİKA, (Yeni Dünya da denir), 42 milyon km2 yüzölçümüyle Asya’dan sonra dünyanın ikinci büyük anakarası. Batı yarıkürede, iki kutup dairesi arasında, meridyenler boyunca uzanır. Nüfus bakımından Asya ve Avrupa’dan sonra gelir. Doğuda Atlas Okyanusu, batıda Pasifik Okyanusu arasında kalan Amerika, iki büyük parçadan oluşur: Kuzey Amerika (24.2 milyon km2) ve Güney Amerika (17.8 milyon km2). Bu iki büyük kitle, “Orta Amerika” adı verilen bir kıstak bölgesi ve adalar dizisiyle birbirine bağlanır. Kıtanın batı kenarı genç ve yüksek dağlarla kuşatılır (kuzeyde Kayalık, güneyde And Dağları). Her ikisi de çok yüksek, volkanik doruklar taşır. Doğu kenarda yaşlı dağlar ve platolar yer alır (Appalaşlar, Kanada, Kalkani, Labrador, Guyana, Matto Grosso, Patagonya platoları vb.). İki dağlık kenar arasında ise geniş ova düzlükleri yayılır. Başlıca akarsular da bu düzlüklerde ya kuzeyden güneye ya da ters yönde akarlar (Mississippi, Yukon, Mackenzie, Amazon, Paraguay, Parana). Başlıca göller, orta kesimdedir (Kanada’daki buzul kökenli göller, Kanada-ABD arasındaki beş büyük göl). Kıta, iki kutup arasında uzanan konumuyla iklim ve bitki örtüsü bakımından büyük çeşitlilik gösterir. Bu bölgeler birbirini izleyen şeritler hâlinde sıralanırlar. Kuzey Amerika büyük bölümüyle orta, Orta ve Güney Amerika ise yine büyük bölümüyle tropikal bölgede kalır. Her iki Amerika’nın kuzey ve güney kesimleri de soğuk kuşağa girer. Kıtada, tundradan ekvator ormanına, step, preri ve savan formasyonundan çöle kadar her tür bitki örtüsü görülür. Beşerî coğrafya bakımından başlıca özelliği, nüfus kökeniyle çok karışık olmasıdır. 15. yüzyılda keşfedildiği vakit yerli nüfus az ve çok dağınıktı. Dışardan göçlerle gelen nüfus 18. yüzyıla dek büyük bir artış sağlayamadı. Fakat bu yüzyıldan başlayarak, başta Avrupa olmak üzere Afrika ve Asya’dan kitleler hâlinde nüfus akışına uğradı. Güney ve Orta Amerika’da Latin kültürü, Katolik dini egemendir. Yerli halk, melezler ve zenciler, nüfusun büyük bölümünü meydana getirirler. Bu özellikleri nedeniyle Güney Amerika’ya “Latin Amerika” adı da verilir. Kuzey Amerika’da Meksika’nın kuzeyinde kalan kısmında dil İngilizce, egemen kültür Anglosakson ya da Kuzeybatı Avrupa kültürüdür (Fransız kültürünün egemen olduğu Kanada’nın doğu eyaletleri dışında). Yerlilerin sayısı azdır ve zenci nüfus daha çok ABD’de bulunur. Bu nedenle Kuzey Amerika’ya “Anglo Amerika” adı verilir. Dünyanın en gelişmiş kıtası olan Kuzey Amerika’nın ekonomisi, çeşitli ve yüksek verimli tarıma, çok yüksek düzeyde bir sanayiye olanak sağlayan doğal kaynaklara dayanır. Güney Amerika’nın ekonomisi ise daha çok tarım sektörüne bağlıdır (pamuk, kahve, meyveler, hayvancılık). Bununla beraber Güney Amerika ülkelerinin bazıları petrol ve diğer yer altı kaynakları bakımından daha zengindir. Amerika kıtasına yerleşen ilk insanlar, 25.000 yıl kadar önce Orta Asya’dan gelen göçebelerdi. Moğol asıllı olan bu ilk Amerikalılar (Eskimolor ve Kızılderililer), yerleştikleri bölgelerin yaşama koşullarına göre farklılaştılar. Aralarından bazıları Amazon bölgesi yerlileri gibi son derece ilkel kaldılar. Öbürleri ise (İnkalar, Aztekler, Mayalar) tersine büyük uygarlıklar kurdular. Vikingler, Amerika kıtasına ilk ayak basan Avrupalılar oldu. Kızıl Erik’in başkanlığındaki Vikingler, 10. yüzyılda Grönland’a ulaştılar. Fakat Amerika kıtasının Vikingler tarafından bulunduğu, uzun süre gizli kaldı. Kristof Kolomb 1492’de batıya doğru giderek dünyayı dolaşıp Hindistan’a varmak isterken ayak bastığı Antil Adaları’nı Hint Takımadaları sandı. Ondan sonraki üç yolculuğunda da, Yeni Dünya’ya vardığını tam olarak kavrayamadı. Kolomb’u başka denizciler izledi. İngiltere hükûmeti hesabına çalışan Jean Cabot, Kuzey Amerika kıyılarını (1497-1498); Portekizli Alvares Cabral, Brezilya kıyılarını (1500); yine İspanya hizmetinde çalışan Amerigo Vespuci, Güney Amerika kıyılarını (1499-1501) dolaştı. Solis’in Rio de la Plata’yı (1516) ve Macellan’ın güneydeki kıyıları (1520) dolaşmasından sonra Yeni Dünya’nın doğu kıyıları ana çizgileriyle belirlenmiş oldu. “Amerika” adını ilk kullanan, Alman haritacısı Martin Waldseemüller oldu. 1507’de yayımladığı “Geographiae İntroductio” (Coğrafya’ya Giriş) adlı yapıtında, bugünkü Güney Amerika’ya, Amerigo Vespucci’nin Latinceleştirilmiş adı olan “America” adının verilmesini önerdi. Bu ad daha sonra tüm Amerika için kullanılır oldu. 1513’te Panama kıstağından geçen İspanyol Vasco Nunez, Büyük Okyanus ile karşılaştı. Artık kuşku kalmamıştı; bulunan, yeni ve bilinmeyen bir kara parçasıydı. Balboa’nın Panama (1513), Cortes’in Meksika (1519), Pizarro’nun Peru (1533), Jacques Cartier’in Kanada (1534), Almagro’nun Şili (1536), Orellana’nın Amazon ve Soto’nun Florida ve Mississippi seferleri, Amerika’nın biçimi üzerindeki bilgileri artırdı. 19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyılın başlarında yapılan bilimsel araştırmalar, Amerika üzerine, o zamana dek elde edilen bilgileri tamamladı.